Konferansta, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA), Türkiye’nin güçlü ekonomik temelleri ve yatırım yapan yabancı firmalara sağlayabileceği potansiyel faydalara ilişkin oldukça ilginç bir sunum yaptı.
Britanyalı firmaların dikkati zaten Türkiye’nin üzerinde. Türk makamlarından alınan rakamlara göre, Türkiye’de 2500’ü aşkın Britanyalı firma var ve 2012’ye dek beş yıl boyunca Türkiye’de en çok yabancı yatırım yapan ülke Birleşik Krallık idi.
Konferansta yapılan görüşmelerde Türkiye’nin, Dubai gibi yakın bölgedeki finans merkezleri de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından birçok kentle içe dönük yatırım almak için rekabet ettiğini öğrendim. Ayrıca Türkiye’nin sunduğu pek çok avantajı da fark ettim: misal coğrafi konumu, zaman dilimleri, Türk Hava Yolları, son derece kalifiye ve kıdemli uzmanları, çok daha geniş bir coğrafi alana açılan etki alanı ile 77 milyon nüfusu, binlerce yıllık tarihi ve apaçık güzelliği. Dubai’ye de gittim ve gerçekten müthiş bir yer; ama doğal güzellikler açısından İstanbul’la yarışabileceğini öne sürecek pek kimse olduğunu sanmıyorum.
Türkiye’nin içe dönük yatırım merkezine dönüşme konusunda parlak bir geleceği olmalı. Türkiye’nin genel olarak yatırım çekmeye devam etmesinin ve özellikle de Uluslararası Finans Merkezini kurmasının önemli bir unsuru da, yatırımcılara güven verecek daha kapsamlı bir ticaret eko-sisteminin parçası olarak şeffaf ve açık işletme kuralları oluşturmak olacaktır. Algı çok önemli bir konu: bazı iş çevrelerinde, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve bağımsızlığı yönünde endişelerini dile getirenler oldu. Bu tür algıların ilerlememesi için, örneğin Türkiye’ye çeşitli ülkelerden gelen firmalara, burada yargının bağımsız, öngörülebilir ve adil olduğuna güvenebileceklerini göstermek önemli olacaktır.
Algılardan bahsetmişken, zaman zaman iş çevreleriyle yaptığım görüşmelerde Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancı firmaların ihtiyaç duydukları çalışma izinleri konusunda sorun yaşamayacaklarını bilmelerinin ve çocuklarını gönderebilecekleri iyi okulların varlığından emin olmalarının, yatırım ekosisteminin çok önemi birer parçası olduğunu duyuyorum.
İçe dönük yatırım çekmek, ekonomik faaliyetin pek çok alanında olduğu gibi, sürekli çaba isteyen bir uğraş. Küresel hareketliliğe sahip bir içe dönük yatırım havuzunu kendisine çekmek isteyen pek çok farklı ülke var. Kendi piyasanızda bir şeyleri her iyileştirdiğinizde, rakiplerinizin de kendi tekliflerini geliştirdiğini görürsünüz. Dolayısıyla her ülkenin ki buna Birleşik Krallık ve Türkiye de dahil diğer ülkelere hoş karşılandıklarını hissettirmeye ve kağıt üzerinde iyi görünen özelliklerin, gerçekten de göründükleri kadar iyi olmalarını sağlamaya çalışması gerekiyor.
Ben kendi adıma, Britanyalı firmaları Türkiye’de yatırım yapmaya teşvik etmeyi sürdüreceğim. Türkiye’nin de Birleşik Krallık dahil pek çok ülkeden büyük çapta yatırım çekmeye ve bu ülkelerde yatırım yapmaya devam edeceğini umarım.