2nd March 2016
İstanbul’da Onur Yürüyüşü: sırada ne var?
Rengarenk kıyafetler giymiş bir grup insan, yoğun bir cadde boyunca (Gay Pride) Onur yürüyüşü yapmak için İstanbul’un önemli bir meydanında toplanmaya başlıyor.
Her yıl, katılım biraz daha artıyor… 5000’den 10000’e ve sonunda 100,000’lere çıkıyor. Uluslararası topluluk Türkiye’nin LGBT konularına yaklaşımını takdirle karşılıyor.
Fakat 2015 yılında, İstanbul Gay Onur yürüyüşü yasaklandı. Binlerce insan, İstiklal caddesi’ne geldiklerinde caddenin çevik kuvvet tarafından kapatılmış olduğunu gördü. Her ne kadar bir kaçının daha sonra İstiklal’den aşağı yürümesine izin verilse de, polis yürüyüşe katılmak isteyenleri göz yaşartıcı bomba ve su toplarıyla dağıttı.
2015 yılındaki yürüyüşe, bir önceki yıllarda tamamen bir festival havasında geçen bu etkinlikten keyif almak için katılmıştım. Çektiğim fotoğraflardan bir kaçını sizlerle paylaşayım. İlk fotoğraf yürüyüşün yoğun olduğu alanı gösteriyor. Bu fotoğrafı çektikten kısa bir süre sonra, tam da polis yürüyüşçüleri dağıtmaya başlamadan önce yürüyüşten ayrılmıştım.
Birleşik Krallık’ın cinsiyet ve cinsel yönelim konularına verdiği öneme 24 Haziran 2015’te yayınladığım ve görünüşe göre biraz aceleci davrandığım “İstanbul’da Onur Yürüyüşü: müthiş bir etkinlik” başlıklı blogum da dahil önceki birçok yazımda da değinmiştim.
2015’te yaşadıklarımız bizlere Türkiye hakkında ne anlatıyor ve acaba 2016’da da benzer bir durumla karşılaşacak mıyız?
İlk konu, Türkiye’nin cinsiyet, cinsellik ve cinsel yönelim konularını nasıl ele almak istediğiyle alakalı. Ve buna Türk halkı karar verecek. Ama tabii ki bu politikaların çok geniş bir etki alanı oluyor. Geçtiğimiz yıl yazdığım gibi: “eğer toplumunuzun bir parçasını sırf cinsiyet, etnik köken ya da cinsel yönelim nedeniyle sosyal, siyasi ya da ekonomik etkinliklerden soyutlarsanız, faydalanabileceğiniz yetenek haznesini kısıtlıyor olursunuz. Ve bu, etik ve ahlaki tartışmaların da ötesinde, siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan kalkınmanıza zarar verebilir.”
İkinci konu ise öngörülebilirlik. Geçtiğimiz Kasım ayında kaleme aldığım “Yabancı Yatırım İçin Ortam Yaratmak: “bağımsızlık” ne demektir?” başlıklı blogumda da yazdığım gibi, içeriye dönük yatırımı ve uluslararası firmaları ülkeye çekebilmenin önemli bir kısmını, söz konusu ülkenin şeffaf ve açık işletme esaslarına sahip olduğunu göstermek oluşturmaktadır. İş dünyası öngörülebilirliğe ve şeffaflığa açtır ve belirsizlikler iş dünyasını korkutur.
Dolayısıyla, Onur Yürüyüşüne gelince, karar mekanizmalarının açık ve net olması, herkesin bu etkinliğe katılmak ile evde oturmak arasında bir karar vermesine yardımcı olacaktır. Eğer bu tür bir yürüyüşü yasaklama kararı alınırsa, herkesin bunu çok önceden bilmesini sağlamakta yarar var. Ve tabii ki daha önceki yıllarda olduğu gibi, yürüyüşün herhangi bir müdahale olmadan yapılmasına izin verilecekse, bu çok çok daha iyi olur!
Leigh Turner’ı @LeighturnerFCO hesabından takip edebilirsiniz.