This blog post was published under the 2015 to 2024 Conservative government

Avatar photo

Leigh Turner

Ambassador to Austria and UK Permanent Representative to the United Nations and other International Organisations in Vienna

20th October 2015

İfadeye Özgürlük

CRrrZS-U8AAV-2t

İfade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir demokrasi ayakta kalamaz.

Ahmet Hakan üzerine yazdığım son yazımda da belirtiğim gibi her ikisi de istikrar ve refah ile yakından ilişkilidir.

Bu nedenle 19 Ekim’de Bağımsız Gazetecilik Platformu P24 ve ifade özgürlüğünü savunan Londra merkezli sivil toplum kuruluşu Article 19‘in,  The Guardian Foundation desteğiyle düzenlediği  ‘İfadeye Özgürlük’başlıklı  konferansına katılmaktan memnun oldum.

Konferans konuşmacıları arasında T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin,P24 Onursal Başkanı Hasan Cemal, Nokta Dergisi köşe yazarı Perihan Mağden, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici yer alıyordu.

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi ‘İster siyasetçi ya da diplomat ister medya temsilcisi olalım hepimiz, basın özgürlüğüne desteğimizi ve medyayı hedef alan her tür şiddet eylemine ve bunların beraberinde getirdiği tehdit ve gözdağına karşı duyduğumuz nefreti, herhangi bir koşul ya da “ama” kullanmadan, açık ve net bir şekilde ve gerçek bir kararlılıkla yinelemeliyiz.’

Leigh Turner’ı @leighturnerFCO Twitter hesabından takip edebilirsiniz.

1 comment on “İfadeye Özgürlük

  1. Edindiğimiz bilgilerle kendimizi tanımlarız.Fikirlerimizi ifade ederek kendimizi tamamlarız.
    18 yasına gelene kadar hazır bilgiyle beslenen insanlar, tartısmayı sorgulamayı bilmeyen insanlar, okuldan veya ailesinden edindiği bilgileri kesin tartısılmaz dogru olarak kabul eden/ettirilen insanların, 18 yasından sonra karsı fikir görüs veya elestirilere açık olmaları beklenebilir mi?
    İfade özgürlüğü sadece kendi fikirlerimizi ifade edebilmemiz olarak algılanıyor Türkiye de.
    Oysa ki sadece kendi fikir ve görüslerimiz değil, karsıt fikir ve düsüncelere de yasam hakkı/alanı verilmesidir ifade özgürlügü.
    Sorgulamanın ayıp, saygısızlık yanlıs olduğu ögretilerek yetistirilen nesiller , yani bir kibir kalkanı ile ögretilen, dayatılan bilgilerle büyütülmüs nesiller karsı fikirlere ne kadar önem verebilirler ?
    Karsı fikirlere ne kadar tolerans ile hoşgörü ile yaklasabilir ?
    Sag veya sol farketmiyor.
    Tam bir kibir içinde fikirlerimizi anlatıyoruz ve karsı fikirleri dinlemeden dahi yanlıs olarak kabul ediyoruz.
    Toplumsal hosgörüsüzlüğün de asıl nedeni bu tutumumuz.
    Bir insan ancak kendini tamamlamasına izin verilirse özgür olabilir.Bunun olması içinde tartısmayı sorgulamayı bilmesi, izin verilmesi gerekir.
    Aksi taktirde köle olur.
    Eleutherophobia(Ögürlük fobisi) ! Türkiye’nin en büyük sorunudur.
    Kendisi ailesi veya çevresi tarafından tanımlanmıs, edindigi bilgileri sorgulamasına izin verilmemis insanlarla doludur Türkiye.
    Kendisini tanımlamayan bir insan, kendisini tamamlayamaz.Eksik kalır, yarım kalır.
    Karsıt fikirler ona korku verir.
    Zaten fikir /düsünce/ideoloji tabanlı siddetin de ana nedeni bu korku değil mi Türkiye de yada genis kapsamlı düsünürsek Orta Dogu coğrafyasında ?

    Saygılarımla

Comments are closed.

About Leigh Turner

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of…

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of the UN and other organisations; stories here will reflect that.

About me: I arrived in Vienna in August 2016 for my second posting in this wonderful city, having first served here in the mid-1980s. My previous job was as HM Consul-General and Director-General for Trade and Investment for Turkey, Central Asia and South Caucasus based in Istanbul.

Further back: I grew up in Nigeria, Exeter, Lesotho, Swaziland and Manchester before attending Cambridge University 1976-79. I worked in several government departments before joining the Foreign Office in 1983.

Keen to go to Africa and South America, I’ve had postings in Vienna (twice), Moscow, Bonn, Berlin, Kyiv and Istanbul, plus jobs in London ranging from the EU Budget to the British Overseas Territories.

2002-6 I was lucky enough to spend four years in Berlin running the house, looking after the children (born 1992 and 1994) and doing some writing and journalism.

To return to Vienna as ambassador is a privilege and a pleasure. I hope this blog reflects that.