This blog post was published under the 2015 to 2024 Conservative government

Avatar photo

Leigh Turner

Ambassador to Austria and UK Permanent Representative to the United Nations and other International Organisations in Vienna

14th June 2016

#Adiosistanbul 7: sokakta satılan yiyecekler

Dürüst olmalıyım ki, bu harika şehirde 4 yıl boyunca birkaç veda yazısıyla özetleyebileceğimden çok daha fazla #istanbulusevmenedenleri deneyimledim.

Üzgünüm ama şehriniz olağan-dışı, ama bu herhalde sizler için bir problem olmamalı.

İnsanlar çoğu zaman bana İstanbul’da en sevdiğim restoranları, kafeleri ve dükkanları sordular. Ancak İstanbul’da sayısız güzellikte mekan var ve sürekli de sayıları artıyor ve ben de bir gurme değilim. Bu nedenle size tavsiyem size bu konuda en iyi bilgiyi verebilecek olan Time Out Istanbul‘a göz atmanız.

Oldukça fazla fikrimin olduğu bir alan var ama, o da sokakta satılan yiyecekler. Bugüne kadar İstanbul’da sokakta satılan birçok yiyecekle karşılaştım ve tweet attım. Şimdi size en sevdiğim ve #reasonstolikeIstanbul etiketi altında paylaştığım sokak yiyeceklerinden örnekler vereceğim:

Yağmurlu bir ekim günü kestane keyfi – içinizi ısıtıyor;

7

Kokoreç – Vikipedi’de yer alan açıklama şöyle ‘koyunun ince bağırsağından ve bumbardan yapılan, şişe sarılarak kor ateşte kızartılan bir çeşit yemek’. Kokoreçi bir bardak şalgam suyu eşliğinde çok keyifle yiyebilirsiniz. Kokoreç en sevdiğim sokak yiyeceği değil ama iyi ki de var,

77

Balık – balığı Türkiye’de her yerde bulabilirsiniz ama İstanbul’da bir başka. Çok nadiren balık ekmeğe hayır demişimdir, özellikle de deniz kenarındaysam;

777

Soğuk bir Aralık akşamı sıcak salep  – çoğunlukla sokakta konteynerlardan servis edilen sütlü sıcak içecek. İçersinde süt, pirinç unu, patates nişastası, şeker, tarçın ve içeceğe adını veren salep (salepgillerden otsu bitkinin yumru durumundaki köklerinin dövülmesiyle elde edilen beyaz toz) var. Harika bir içecek.

7777

Dondurma – Korkarım sürekli olarak Moda’daki Ali Usta dondurmasını yemek ve hakkında tweet atmaktan suçlu bulunucam. Dondurmaları harika ve Avrupa Yakası’dan bir günlüğüne kopmak için güzel bir neden.

77777

Salatalık satıcıları – harika.

777777

Döner – evet biraz alışılagelmiş ama neden olmasın? Bu arada İngilizce konuşanlar için ‘döner’ – Türkçe ‘dönmek’ kelimesinden gelmektedir.

7777777

Köfte – en keyiflisi gece yenen. Etrafa yayılan koku inanılmaz oluyor. Bir de ne zaman bir yerde kalabalık olsa hemen bir köfteci çıkageliyor.

77777777

Simit – yemek için mi martılar için mi? Birçok İstanbullu Boğaz gezilerinde kendilerini takip eden martı sürülerini beslemekten keyif alır.

777777777

Börek – hem çok lezzetli hem de fiyat olarak uygun bir kahvaltı seçeneği Gerçekten iki kişi için börek ve çaya 5 tl ödedik.

7777777777

Midye tava– eğer balık ekmek bulamazsanız bu da denenmesi gereken bir lezzet.

7777777777777

Bazılarını atladım tabi örneğin haşlanmış mısır. Ben şahsen haşlanmış mısır çok severim, ancak iyi olması kaydıyla tabi. Ayrıca bana göre biraz kuru olmakla beraber kağıt helva ve tatlı lolipoplara benzeyen macunlar var. Macunları satıcılar kendi elleriyle yapıyor ve çoğunlukla turistik alanda bekliyorlar, itiraf etmeliyim macunların parlak renklerini biraz korkutucu buluyorum.

Her türlü tavsiyeye açığım. İstanbulusevmenedenleri arasında yer alabilecek başka sokak yiyecekleri var ise lütfen benimle paylaşın.

Leigh Turner’ı @LeighTurnerFCO hesabıından takip edebilirsiniz.

2 comments on “#Adiosistanbul 7: sokakta satılan yiyecekler

Comments are closed.

About Leigh Turner

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of…

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of the UN and other organisations; stories here will reflect that.

About me: I arrived in Vienna in August 2016 for my second posting in this wonderful city, having first served here in the mid-1980s. My previous job was as HM Consul-General and Director-General for Trade and Investment for Turkey, Central Asia and South Caucasus based in Istanbul.

Further back: I grew up in Nigeria, Exeter, Lesotho, Swaziland and Manchester before attending Cambridge University 1976-79. I worked in several government departments before joining the Foreign Office in 1983.

Keen to go to Africa and South America, I’ve had postings in Vienna (twice), Moscow, Bonn, Berlin, Kyiv and Istanbul, plus jobs in London ranging from the EU Budget to the British Overseas Territories.

2002-6 I was lucky enough to spend four years in Berlin running the house, looking after the children (born 1992 and 1994) and doing some writing and journalism.

To return to Vienna as ambassador is a privilege and a pleasure. I hope this blog reflects that.