Kısa bir süre önce, bu harika şehirden, yani İstanbul’dan ayrılma vaktim yaklaştığı için #AdiosIstanbul etiketi altında İstanbul’daki en sevdiğim mekanlar ve aktivitelerden bahsedeceğim yazılar yazacağımdan bahsetmiştim.
İstanbul’da en sevdiğim aktivitelerden biri de yürüyüş yapmak. Bugüne kadar, Avrupa Yakası’nın her köşesini dolaştım, Zeytinburnu ve Kumkapı’dan Okmeydanı ve Eskişehir Mahallesi’ne kadar.
Ayrıca Serkan Taycan’ın ‘İki Deniz Arası’ yürüyüş rotasının iki etabını yürüdüm, buradan özellikle Hiking Istanbul‘un yılmaz takımına teşekkür ederim, unutulmaz günlerdi benim için.
Anadolu yakasında ise, Üsküdar, Moda, Kartal, Poyrazköy, Polonezköy, ve antenlerle bezenmiş Çamlıca tepeleri ve ayrıca muhteşem Şile ve Anadolufeneri civarındaki kırsal alanları gezdim.
Her biri keşfetmeye değer: şehri keşfetmenin en iyi yöntemi kendi rotanızı belirlemeniz çünkü ayaklarınız şehri keşfetmeniz için tüm taşıtlardan daha etkili. Bu sayede İstanbul’un nasıl değiştiğini ve geliştiğini fark edebiliyorsunuz. Ayrıca bu şekilde yaşam standartlarını iyileştirme ile doğayı koruma arasındaki dengeyi korumanın zorlukları da ortaya çıkıyor.
En sevdiğim yürüyüşüme karar vermek oldukça zor. Ancak çoğunlukla yaptığım bir yürüyüşümden görüntüleri sizlerle paylaşmanın güzel olacağını düşündüm. Bu yürüyüşüm Beyoğlu’ndaki Birleşik Krallık Başkonsolosluğu’ndan başlıyor ve oradan Haliç metro köprüsüne; sonra sol taraftan Eminönü’ne ve Galata Köprüsü’ne ve en sonunda da Galata’dan Karaköy ve tekrar İstiklal’e dönüşümle sonlanıyor.
Bu yürüyüşü Ocak ayında günbatımında yaptım @leighturnerFCO hesabımdan tweetlerle birlikte resimler paylaştım. Fotoğrafları aşağıdaki bulabilirsiniz. Keyfini çıkarın, ve sizde İstanbul’un zenginliğini keşfedin.