30 Kasım, İskoçya’nın koruyucu azizi olarak kabul edilen Aziz Andrew Günü.
Aziz Andrew, kültürler boyunca devamlılık sağlıyor: 13üncü yüzyılda bugünkü Yunanistan’da o zamanlar Patras olarak bilinen kentte çarmıha gerildi ve naşı, İtalya’nın Amalfi şehrine gönderilmeden önce bugün İstanbul olarak bilinen Konstantinopol’e götürülmüştü. Aziz Andrew aynı zamanda Ukrayna’nın da koruyucu azizi olarak kabul edilmektedir.
Resmi Scotland.org sitesi şöyle diyor: Efsaneye göre, Aziz Rule ya da Aziz Regulus olarak bilinen bir keşişe rüyasında, Aziz Andrew’e ait kutsal emanetleri korumak amacıyla ‘dünyanın sonuna’ götürmesi söylenmiş. Bunun üzerine keşiş, sonunda onu bugün İskoçya’da Aziz Andrew kenti olarak bilinen Fife kıyılarındaki bir yerleşkeye getirecek olan uzun deniz yolculuğuna başlamış.
Aziz Andrew, İskoçya’nın ve Saltire’nin ya da diğer adıyla Aziz Andrew Haçı olarak bilinen bölgenin koruyucu azizi olmuş ve İskoçların ulusal sembolü ve bayrağı haline gelmiş.
Yüzyıllar boyunca, İşkoçlar 19. Yüzyıldaki sanayi devriminden Britanya İmparatorluğunun büyümesine, muhteşem tasarımcı ve mimar Charles Rennie Mackintosh gibi isimler sayesinde sanat ve mimarinin gelişiminden Sherlock Holmes’in yaratıcısı Arthur Conan Doyle ya da Peter Pan’in yazarı J M Barrie gibi isimlerle edebiyata kadar Britanya tarihinin her bir parçasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Bugün, burada, İstanbul’da, sürekli olarak İskoç iş dünyasıyla etkileşim halindeyiz: örneğin, İskoç Viski Derneği adına lobi çalışmaları yaptığımızda ya da Eylül ayında Aberdeen’de yapılan Offshore Europe fuarına Türkiye, Kazakistan ve Azerbeycan’dan üst düzey bir petrol ve doğal gaz yetkili heyeti gönderdiğimizde… Ayrıca, İskoçya Uluslararası Kalkınma Ajansı ile yakın bir işbirliği içerisinde olmaktan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
Tüm bunların dışında, benim İskoçya ile anne tarafımdan büyükbabam olan Baldwin Hovey sayesinde bir kan bağım da var.
Büyükbabam Baldwin’in annesi Louisa Dempster, yani benim büyük-büyükannem, Yorkshire – Elland’da doğmuş. Sehffield’de doğan ve onbir çocuklu bir ailenin oğlu olan büyük-büyükbabam Ernest Hovey ile evlenmiş. Daha sonra Ernest, bir kriket maçı sırasında yaşanan bir kazada, garip bir şekilde hayatını kaybetmiş fakat neyse ki ölümünden önce Ernest ve Louisa’nın iki oğulları olmuş. Bunlardan birisi de babası Ernest 1892 yılında öldüğünde henüz dört yaşında olan benim büyükbabam Baldwin’miş.
Louisa’nın olduğu bu fotoğraf 1920’de, Baldwin ile büyükannem Mildred’in evlilik törenlerinde çekilmiş. Sol tarafta oturmakta olan ve siyahlara bürünmüş kadın Louisa. Bu fotoğrafa her baktığımda, onun hakkında daha fazla şey öğrenme isteği doluyor içime.
Louisa, en azından kısmen İskoçtu. Annesi Elizabeth Dempster, Fife – Dairsie’de doğmuş. Büyükbabası John Bonella ise Aziz Andrews limanının hemen karşısında olan Leuchars doğumlu bir İskoç’muş. Teoride bu durum, benim ne kadar İskoç olduğumu da etkiliyor – yani onaltıda bir mi yoksa sekizde bir mi… bu arada sekizde bir Galli oluşumdan da ayrıca gurur duyduğumu belirtmem lazım.
Aslında bu tür tartışmaların gereksiz olduğunu savunanlar olabilir. Temmuz 2014’te yazdığım blogumda belirttiğim gibi, herkesin DNA’larının birbirine karışmış olduğunu keşfetmek için tarihte çok gerilere gitmeye gerek yok aslında ve sanırım bunun en iyi örneklerinden birisi de Birleşik Krallık. Ama gerçekten de ne kadar İskoç olduğumu bilmek isterim – hiçbir şey için olmasa bile en azından iskoç eteğimi giyme hakkımın ne kadar olduğunu bilmek için.
Eğer, büyük-büyükannem Louisa’nın babası Robert Dempster hakkında daha fazla bilgisi olan birisi varsa, lütfen benimle paylaşsın. Bu arada, Türkiye’de yardıma ihtiyacı olan İskoç iş dünyası ya da diğer Britanyalı iş dünyası mensuplarına desteklerimizi sürdüreceğiz – uktiturkey@fco.gov.uk adresinden bize ya da http://www.bcct.org.tr/web sitesinden Türkiye Britanya Ticaret Odası’na ulaşabilirsiniz.
Leigh Turner’ı @LeighTurnerFCO hesabından takip edebilirsiniz.