2nd October 2015
Türkiye: medya özgürlüğü, istikrar ve refah
Siyasi sebeplerle bir gazete binasının önünde gerçekleştirilen protesto, fiziksel zarar ve tehditle sonuçlanıyor. Siyasetçiler ve medya, belli bir kaç kişiyi özellikle tehdit ediyor. Günler sonra, bu kişilerden biri, tanınmış bir gazeteci olan Ahmet Hakan bir saldırıya uğruyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Bu gelişmelerin kendisi temel olarak yanlış. Bunlar, Türkiye’nin yurtdışındaki imajı açısından gerçekten korkunç olaylar ve her ülke gibi Türkiye’nin de ekonomisini kalkındırmak için ihtiyaç duyduğu son derece hareketli olan içe dönük yatırımın sağlanmasını olumsuz etkileyen faktörler.
Mayıs 2013’teki World Press Freedom Index: Turkey blogunda belirtildiği gibi, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde Türkiye 179 ülke arasından 154üncü sıradaydı. O yazımda, bağımsız STK’ların sunduğu bu bulguların hükümetlerin karşı çıkışlarına açık olduğunu söylemiştim. Ama demokratik gelenekleriyle gurur duyan ve bölgesel bir lider olma hedefi olan bir ülkenin, böyle bir indekste 154üncü sırada olmak istemeyeceğine de değinmiştim.
Gene 2013’te yazdığım Türkiye, İzlanda, basın özgürlüğü, Google blogumda ise tüm ülkelerin basın özgürlükleri ile güvenliğe yönelik endişeleri arasında kurmak zorunda olduğu dengeyi ele almıştım. Türkiye’nin, bölge için bir üst teknoloji merkezi haline getirilmesi çabaları da dahil çeşitli atılımlarla 2023 itibarıyla ortalama maaş düzeyini 25,000 Dolara çıkartma hedefine değinmiş ve bunun, Türkiye internetin sıkı bir denetim altında olduğu bir ülke izlenimi verdiği sürece kolay bir hedef olamayacağını söylemiştim.
2014 yılına ilişkin Dünya Basın Özgürlüğü İndeksinde Türkiye gene 154üncü sıradaydı ve 2015 yılında 180 ülke arasından 149uncu oldu.
Medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gerçekten çok önemli unsurlar. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü barışçıl, dayanıklı ve refah toplumlar için olmazsa olmaz kavramlar. Bunlara tam zıt ilkelerle yönetilen bir ülke düşünebiliyor musunuz?
Bunların hiçbirisi kolay değil. 214 Dünya Basın Özgürlüğü Indeksinde 8inci sırada yer alan Izlanda’nın bile medya özgürlüğünün sınırlarına karar vermekte zorluk yaşaması, bu konunun her ülke için ne kadar büyük bir sınama olduğunu gösteriyor. Dengenin doğru sağlanması, uzun vadeli bir refah ve siyasi istikrar oluşturulabilmesi için şart.
Siyasi yelpazenin her kanadından gelen Türk siyasetçilerinin, Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı kınamaları gerçekten çok önemli. İstek siyasetçi ya da diplomat ister medya temsilcisi olalım hepimiz, basın özgürlüğüne desteğimizi ve medyayı hedef alan her tür şiddet eylemine ve bunların beraberinde getirdiği tehdit ve gözdağına karşı duyduğumuz nefreti, herhangi bir koşul ya da “ama” kullanmadan, açık ve net bir şekilde ve gerçek bir kararlılıkla yinelemeliyiz.
Leigh Turner’ı @leighturnerFCO Twitter hesabından takip edebilirsiniz.