Bugünden neredeyse 10 yıl sonrasını, 2023’ün Türkiye’sini hayal edelim:
2015’i takip eden yıllar, tüm ülkeler için olduğu gibi Türk ekonomisi için de kolay olmamış. Ama Türkiye halkı, bu sınamaya muhteşem bir şekilde göğüs germiş. Ve 2015’i takip eden sekiz yılın her birinde kaydedilen yüksek ekonomik büyüme rakamlarıyla coşan itibari GSMH’sını ikiye katlamış. Türkiye, dünya ekonomi devleri fikstürünün güç kaynağı haline gelmiş.
Türkiye’nin nüfusu da artmaya devam etmiş ve yaşam standartları yükselirken 95 milyon sınırında dengelenmeye başlamış.
Filizlenen bu ekonomik büyümenin arka planındaysa, silahlı kuvvetlerini güçlendirmiş ve dünyanın dört bir yanındaki 15 ülkede Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen barış koruma harekatlarına destek vererek, kuvvetlerinin kalitesi, disiplini ve donanımı nedeniyle haklı bir saygı görmeye başlamış. Ekonomik büyüme ve akıllı dış politikası sayesinde Türkiye, yardım bütçesini de arttırarak, dünyanın en ihtiyaç sahibi ülkelerinden bazılarında fakirliğin giderilmesi ve istikrarın sağlanması çalışmalarına çok ciddi katkılar sağlayan bir ülke haline gelmiş.
Türkiye’nin gücü ve istikrarı ve uluslararası camiadaki saygıdeğer konumu, pek çok ülkede anlaşmazlıkların giderilmesi çabalarına destek vermesine yardımcı olmuş. Müslüman çoğunluğa sahip, güçlü bir demokrasi olarak Türkiye, Orta Doğu’daki anlaşmazlıkların çözümlenmesinde etkili olmuş ve bölgenin yeni bir istikrar seviyesine taşınmasına yardım sağlamış. Ayrıca Türkiye’nin kendi istikrarı ve gücü, komşu devletlerde refahın geliştirilmesinde her geçen gün daha da etkili bir rol oynamasını sağlayarak terörün cazibe ve etkisinin azaltılmasına ve göçün durdurulmasına yardımcı olmuş.
Bir çok kıtada ARGE ve imalat firmaları kuran, iyi tanınmış uluslararası markaları satın alıp dünyanın dört bir yanındaki evlere kendi markalarını sokmayı başaran büyük Türk firmaları, hızla artan bir sayıda uluslararası firmalar haline gelmeye başlamış. Türk ihracatları, fındıktan en yüksek kalitedeki imalatlara, mali ve entelektüel hizmetlere kadar her şeyi kapsayacak şekilde geniş bir ürün yelpazesi geliştirmiş.
Kalabalık, son derece gelişmiş ve zengin Türk nüfusu, dünyanın en heyecan verici tüketici piyasalarından biri haline gelmiş. Türk turistlerin harcamaları, tüm Avrupa kültürel turizminde bir patlamaya neden olmuş. Avrupalı ve Türk öğrenciler, birbirlerinin ülkelerindeki üniversitelere akın etmeye başlamış.
Kişi başına düşen GSMH’de AB üye devletlerinin pek çoğunu geride bıraktıkça ve demokratik itibarını güçlendirdikçe Türkiye, birliğe yaptığı net katkının kendisinden daha az başarılı üye devletlerdeki kalkınmanın finansmanı açısından inanılmaz bir değere sahip olduğu Avrupa Birliğine, büyük bir memnuniyetle kabul edilmiş.
Pekiyi, hayalimizde canlandırdığımız bu 2023 yılında, Birleşik Krallık’ın güvenlik ve refah çıkarları Türkiye’nin başarı ve nüfuzundaki sıçramadan nasıl etkileniyor?
Bu soruya ulaşabilmek için, öncelikle Britanya’nın Türkiye’ye yönelik hedeflerine, örneğin Ankara’daki Büyükelçiliğimiz ve İstanbul’daki Başkonsolosluğumuz da dahil olmak üzere Türkiye teşkilatımızın şu anda, yani 2015’te, neleri başarmaya çalıştığına göz atmakta fayda var.
Bu hedefler neler?
Aslında çok açık. “Türkiye’nin bölge ve ötesinde barış ve güvenliğin sağlanmasında daha da yapıcı bir rol üstlenmesi”. Bunlara, “Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki ikili ticaretin arttırılması”, “Türkiye ile terörle ve suçla mücadele işbirliğinin iyileştirilmesi”, “Türkiye’deki ekonomik reformun, Türkiye’nin potansiyel bir AB üyesi olma talebini güçlendirmesi” ve buna benzer pek çok hedef de dahil.
Pekiyi bu neden önemli?
Buradaki asıl konu şu: Birleşik Krallık’ın Türkiye ile ilgili hedeflerinin her biri, Türkiye’nin daha güçlü ve daha başarılı olmasından besleniyor.
Türkiye zenginleşirse, Birleşik Krallık’a daha çok yatırım yapabilir ve daha fazla Britanya malı satın alabilir. Türkiye’nin silahlı kuvvetleri güçlenirse, bölgede istikrarın sağlanmasında daha önemli bir rol üstlenebilir. Eğer Türkiye, bölgede ya da dünyada aktif bir kalkınma politikası izlerse, daha fazla ülkenin refah ve demokratik bir ülke haline gelmesine yardımcı olacak. Böylece daha fazla yatırım geliri kaynağı sağlanacak ve hem yerel hem de küresel istikrarsızlık azalacaktır. Somali, bunun harika bir örneği aslında. Birbirleriyle ticaret yapabilecek kadar zengin ülkelerin sayısı ne kadar artarsa, tüm sistemin zenginliği ve istikrarı da o kadar artacaktır.
Bunu kavramak için çok da zeki olmaya gerek yok!
Bir de alternatifini hayal edelim. Eğer, Allah korusun, 2023’ün Türkiye’si krizden krize koşan, bir şekilde fakirleşmiş ve istikrarsız bir ülke olacak olursa, bunun Birleşik Krallık’a ne gibi bir faydası olabilir ki? Böyle bir durum Birleşik Krallık’ın güvenlik ve refaha ilişkin çıkarları için tabii ki bir felaket olur. Birleşik Krallık açısından yaratacağı sayısız yeni sorun ve tehditler de cabası. Bu, kimsenin isteyeceği bir sonuç değil.
Bu bloğu yazma nedenime gelince…
Nedeni şu, Türkiye’deki yorumlarda, sürekli evrilip çevrilip önümüze getirilen ve Birleşik Krallık’ın Türkiye’nin daha güçlü bir ülke olmasını nedense istemediğini, ya da en garibi, Türkiye’yi “zayıflatmak” için görünmez nedenlerden ötürü gizemli bir şekilde asla kanıtları bulunamayan gizli bir ajandamız olduğunu iddia eden, 100 yıllık komplo teorilerini gereğinden çok duyuyoruz.
Bu çarpık mantığa göre, Birleşik Krallık’ın ülkelerimiz arasındaki ticaret ve yatırımın arttırılmasını hedefleyen tüm içten çabaları, ki bunların kanıtını kolayca bulabilirsiniz, şeytani bir kılıf ve şu son iki buçuk senedir tüm çalışma hayatımı adadığım işim ise, bana yapılmış kötü ve acımasız bir şaka oluyor.
Eğer böyle bir gizli ajanda varsa bile, kimse bana bundan bahsetmedi!
Bu noktada kişisel bir görüşümü de açıklamalıyım. Türkiye’yi gerçekten seviyorum – mesela @leighturnerfco adlı twitter hesabımdan #reasonstolikeIstanbul etiketiyle yaptığım -şimdilik- 299 adet İstanbul’u sevmenin nedenlerini anlatan yorumlara bakın. Son bir kaç yıldır buradaki varlığımı, resmen, ülkelerimiz arasında ticaretin arttırılmasına adadım.
Türkiye’nin başarısının Birleşik Krallık’ın yararına olacak bir gelişme olduğu o kadar aşikar bir gerçek ki herhangi bir kanıt sunamadan Birleşik Krallık’ın bunun gerçekleşmesini engellemek için gizli bir planı olduğunu iddia edenleri duyduğumda hayrete düşüyorum.
Dolayısıyla, gelin bu yersiz komplo teorilerinden kurtulalım. Ve ülkelerimizi başarılı ülkeler haline getirmek için elimizden geldiğince çalışalım. Çünkü, ülkelerimizin çıkarları açısından en iyisi kesinlikle bu. Çünkü, burada bulunma amacımız bu.
*Bu blog yazısı ilk olarak 29.01.2015 tarihinde hürriyet.com.tr sitesinde yayınlanmıştır.