Türkiye’ye Birleşik Krallık Başkonsolosu ve Ticaret ve Yatırım Birimi Güney Kafkaslar ve Orta Asya Genel Direktörü göreviyle 2012 yılında geldim. Geldiğim günden bugüne bu harika ülke beni her zaman etkilemiştir.
Türkler misafirperverlikleriyle tanınır. Ancak bence çalışkanlıkları, ticari zekaları, mutfakları, benzersiz tarih ve kültürleriyle de tanınmalılar.
Türkiye her geçen gün ilerleme kaydeden bir ülke, 1980’lerde Türkiye’ye ilk geldiğim zaman bir vapurdan Kuşadası’na indiğim günden bugüne ekonomi hızlı bir büyüme göstermiş, İstanbul adeta küresel bir merkeze dönüşmüş, şehirler büyümüş ve gelişmiş, alt yapı iyileşmiş. Bankacılık sektöründen havacılık ve turizm sektörüne kadar pek çok alanda üretim hızlı bir artış göstermiş. Kişi başına düşen yıllık gayri safi mili hasıla yine yukarı yönlü artışta.
Daha geçen gün Türkiye’de son kırk yılda tahmini ömür süresinin nasıl da artış gösterdiğiyle ilgili bir blog yazdım.
Benim Türkiye’de bulunma sebebim Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek. Geçenlerde bir yazımda da belirttiğim gibi Türkiye’nin demokratik, istikrar ve refah sahibi bir ülke olması Birleşik Krallık için önemli. Biz Türkiye’nin bu stratejik ve önemli coğrafyada istikrarlı bir ekonomiye sahip güçlü bir ülke olarak daha fazla başarı elde etmesini arzuluyoruz.
Bu nedenle Birleşik Krallık her zaman Türkiye’nin AB üyeliğinin en büyük destekçisi olmuştur. Türkiye’nin üyeliği şüphesiz hem AB’nin hem de Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.
Bu anlamak zor değil: refah içinde ve ekonomik istikrara sahip ülkeler Birleşik Krallık’ın daha güvenli ve daha refah bir ülke olmasına destek sağlayacaktır. Fakir, istikrarsız ve demokratik olmayan ülkeler küresel toplumun başını ağrıtanlar listesini kabartacaktır.
Geçen yüzyılda kaydedilen ilerleme ve başarılar göz önüne alındığında Türkiye kendi kaderini tayin etmede kendine güvenmelidir. Türkiye’deki bazı arkadaşlarımdan aldığım duyumlar Türkiye’de yaşanan olayların çoğunluğu dış aktörler tarafından belirleniyor. Ancak ben tam aksine trilyon dolar değerinde bir ekonomiye doğru ilerleyen ve dünya ilişkilerinde etkin bir rol sahibi olan bir Türkiye görüyorum. Türkiye’nin önemi arttıkça uluslararası eleştirmenlerde Türkiye’nin ekonomik sosyal ve siyasi yaşamına daha fazla ilgileneceklerdir. Türkiye’nin buna karşılık bir özgüvene sahip olması gerekir.
Hayatında ilk kez Türkiye’de yaşamakta olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki Türkiye geleceği aydınlık çok güçlü ve enerji dolu bir ülke.
Önümüzdeki yıllarda bunu deneyimlemek için sabırsızlanıyorum. Eğer bu olumlu gidişe buradaki görevim sırasında Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerini geliştirerek bir katkı sağlayabilirsem çok sevinirim.
—
Duyuru: 23 Ağustos saat 11:30’da Twitter hesabımdan (@leighturnerFCO) Türkiye – Birleşik Krallık arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler üzerine sorularınızı yanıtlayacağım.
Sorularınızı öncesinden de #AskCG hashtag’ine yöneltebilirsiniz.
Görüşmek üzere!