Avatar photo

Leigh Turner

Ambassador to Austria and UK Permanent Representative to the United Nations and other International Organisations in Vienna

18th March 2013

Silah Ticareti Anlaşması: diplomasinin fark yarattığı anlar

Resim2
Dışişleri Bakanlığı – Küresel Silah Ticareti Etkinliği

İşim gereği çoğu zaman şu soruyla karşılaşıyorum: “Diplomasi gerçekten nasıl bir fark yaratabilir?” Bu, her zaman kolay cevaplanabilen bir soru değil. Fakat, bu hafta Birleşmiş Milletler New York’da diplomasinin nasıl gerçek ve somut bir fark yarattığının örneğini göreceğiz – ve buna Türkiye ve Birleşik Krallık da dahil.

Bugün, 18-28 Martta gerçekleştirilecek Silah Ticareti Diplomatik Konferansında, Küresel Silah Ticareti Anlaşmasının son müzakere turu başlayacak.

Eğer başarılı olursa, yeni Anlaşma dünyanın dört bir yanındaki insanların, özellikle de en hassas durumda olan insanların, güvenliğine ve ekonomik refahına çok büyük bir katkı sağlayacak.

Fakat, müzakerelerin başarılı olabilmesi için çok büyük bir diplomatik çaba gerekecek. Büyük bir destek gören, sağlam bir Anlaşma sağlanması Birleşik Krallık’ın öncelikler listesinin en üst sırasında yer alıyor. İngiliz Dış İşleri Bakanı, bu başarının ne derece önemli olduğunu “tarih, bunu engellemeye çalışanları unutmayacaktır” sözleriyle vurguladı.

Bu yeni Anlaşma aşağıdakileri sağlayacak:

  • Hayat kurtaracak: Dünyada silahlı şiddet nedeniyle her dakika bir erkek, kadın ya da çocuk ölmektedir. Bu ölümlerin üçte ikisi resmi olarak “çatışmada” olmayan ülkelerde gerçekleşiyor. Yalnızca Afrika’da iki milyarı aşkın tabanca ve tüfek dolaşımda.
  • Kalkınmayı teşvik edecek: Düzensiz ya da yasa dışı silahların tetiklediği şiddet, aksi takdirde okullara ve sağlık hizmetlerine aktarılabilecek kaynakları engelliyor. Silahlı şiddetin Afrika’ya yılda 18 milyar Dolara mal olduğu tahmin edilmekte. Bu da zaten kıtanın her yıl aldığı toplam yardım tutarına eşit.
  • Terörle ve suçla mücadele edecek: Teröristler, silahlara kolay erişim sağladığında, bu durum sadece bulundukları ülkenin güvenliğini değil o ülkenin komşularının ve tüm dünyanın da güvenliğini tehdit ediyor.
  • İnsanların acılarını azaltacak: İnsan hakkı ihlallerinin üçte ikisine yakınında silahların kötüye kullanımı söz konusudur. Bu anlaşma, hükümetlerin insan haklarını ya da uluslararası insani kanunları ihlal etme gibi kabul edilemez bir riskin söz konusu olduğu yerlere silah ihracını engellemeye zorlayacak – tıpkı şu anda Birleşik Krallık kanunlarında olduğu gibi.
  • Meşru silah ticaretini koruyacak: Anlaşma, bir devletin meşru savunma gereksinimleri için ihtiyaç duyduğu silahlara erişim hakkını kesinlikle tanıyacaktır.

Bu noktaya gelmek kolay olmadı. Müzakereler 2012 Haziran’ında başladı. Kasım 2012’deyse, Türkiye aralarında ABD, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu ve bir sonuç aranıp bulunması amacıyla müzakerelere devam edilmesi yönünde oy kullanan 157 ülkeden biriydi.

Birleşik Krallık bu yüzden Türkiye ve diğer ülkelerle birlikte çalışarak bu hafta başlayacak müzakerelerde mümkün olabilecek en güçlü Anlaşma üzerinde anlaşılmasını sağlayamaya çalışacak.

Başarılı bir Anlaşma, dünyanın bütün sorunlarını bir gecede çözmeyecek. Fakat, bize ileriye doğru önemli bir adım atma ve çatışmanın gölgesinde yaşayan milyonlarca insan için daha iyi bir gelecek inşa etme fırsatını sunacak.

Dolayısıyla, bir daha bana diplomasinin nasıl bir fark yaratabileceği sorulduğunda, umarım Silah Ticareti Anlaşmasını işleyen diplomasinin iyi bir örneği olarak gösterebileceğim.

About Leigh Turner

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of…

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of the UN and other organisations; stories here will reflect that.

About me: I arrived in Vienna in August 2016 for my second posting in this wonderful city, having first served here in the mid-1980s. My previous job was as HM Consul-General and Director-General for Trade and Investment for Turkey, Central Asia and South Caucasus based in Istanbul.

Further back: I grew up in Nigeria, Exeter, Lesotho, Swaziland and Manchester before attending Cambridge University 1976-79. I worked in several government departments before joining the Foreign Office in 1983.

Keen to go to Africa and South America, I’ve had postings in Vienna (twice), Moscow, Bonn, Berlin, Kyiv and Istanbul, plus jobs in London ranging from the EU Budget to the British Overseas Territories.

2002-6 I was lucky enough to spend four years in Berlin running the house, looking after the children (born 1992 and 1994) and doing some writing and journalism.

To return to Vienna as ambassador is a privilege and a pleasure. I hope this blog reflects that.