Avatar photo

Leigh Turner

Ambassador to Austria and UK Permanent Representative to the United Nations and other International Organisations in Vienna

7th March 2013

Falkland Referandumu – 10 – 11 Mart

100_3007
Tumbledown dağından Falkland Adaları’nın başkenti Stanley

Haziran 2012’de Falklan Adaları kendi gelecekleri tayin etmek için referanduma gitme kararını açıkladı. Bu referandum 10-11 Mart tarihlerinde gerçekleşecek. Konuyla ilgili kamuoyu sorusu da dahil (Falkland Adaları’nın Birleşik Krallık’ın deniz aşırı  toprağı olma siyasi statüsünü korumasını istiyor musunuz? Evet veya Hayır) konuyla ilgili genel bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Bu çok önemli bir konu. Birkaç sene önce Britanya deniz aşırı ülkeleri üzerine bir çalışmada bulundum ve bu sayede Falkland adalarını görme ve harika insanlar olan ada sakinleriyle tanışma şansına sahip oldum. Bu bir sene içinde Falkland sakinleri üzerine bir blog yazdım, bu yazımı aşağıda bulabilirsiniz.

Falkland sakinleri: İleriye bakış?

Bir akşam yemeğinde saygı değer bir Avrupa ülkesi üst düzey diplomatının yanında oturuyorum ve sohbet İspanyolca Malvinas olarak bilinen Falklan adasına geliyor ve ben ‘Bir gerçek var ki adada yaşayan 3000 sakin Britanya vatandaşı olarak kalmak istiyor.’ Sohbet etmekte olduğum diplomat ise bana bunu nasıl bildiğimi soruyor ve ekliyor ‘Kamuoyu anketleri yanıltıcı olabilir.’

Bu yorum beni oldukça şaşırtıyor ve kendisine Falkland adalarında yaşayan insanların aslen nereli olduklarını ve hangi dili konuştuklarını bilip bilmediğini, herhangi bir ada sakini ile daha önce konuşup konuşmadığını hatta daha önce adaya hiç ziyarette bulunup bulunmadığını soruyorum. Tüm bu sorulara cevap hayır oluyor.

Bu bir bakıma şaşırtıcı değil çünkü 255 Britanyalı ve 649 Arjantinli askeri personelin ölümüne neden olan Arjanti’nin Falkland adaları ve Güney Georgia istilasından 30 yıl geçmiş olmasına rağmen hala birçok üst düzey diplomat Falkland adaları ile ilgili bilgiye sahip değil. Falkland adaları birçok yere çok uzak bir konumda-  örneğin Buenos Aires’e yaklaşık 1500 km uzaklıkta.

Bu nedenle birçok kişinin Falkland adalarının sömürgeci dönem sonrası sömürgeci kolonilerin boyunduruğu altında yaşayan bir örneğe çok uygun olduğunu düşünmek çok kolay.

Falkland adaları İspanyolca ‘Islas Malvinas’ olarak bilinir çünkü adalardaki ilk yerleşkeyi 1764 yılında Saint Malo’daki Breton iskelesindeki Fransızlar kurdu. Bundan önce adalarda herhangi bir  topluluk yaşamıyordu. 1765 yılında İngilizler adaya geldi ve adada egemenliklerini ilan ettiler. Bu yıllarda daha Arjantin yoktu – Arjantin’in bağımsızlığı 1816 yılında Tucuman Kongresi ile geldi.

1767  yılında adaya İspanyollar geldi ve zaman içinde adaya yerleştiler, 1776 yılında ise İngilizler adayı terk etti, 1811 yılına kadar İspanyollar adayı terkedene kadar ise adada ispanya egemenlik gösterdi. Sonraki yıllarda adaya gelip gidenler arasında Amerika Birleşik Devletleri de yer aldı. 1832 yılına kadar adada Arjantin egemenliği ilan edilemedi edildikten sonra ise bu da kısa süreli oldu ve 1833 yılında İngilizler geri dönerek tekrar egemenliklerini ilan ettiler. Falkland adaları bu tarihten itibaren, 2 Nisan 1974 yılındaki 74 günlük Arjantin istilası hariç, İngilizlerin kaldı.

İlerleyen yüzyılda Arjantin ve Birleşik Krallık arasında herhangi bir anlaşmazlık olmadı, dahası 1850 yılında her iki ülke bir anlaşma imzalayarak aralarında herhangi bir sınır anlaşmazlığı olmadığını kabul ettiler.  Bu süre zarfında birçok insan çoğunluğu Birleşik Krallık’tan olmak üzere Falkland adalarına yerleşti.

20 yüzyılın sonlarına doğru Arjantinde demokrasinin zayıf olduğu bir dönemde ülke Falkland adaları üzerinde yeniden egemenlik iddia etmeye başladı. Bu durum 1982 yılında adanın Arjantin tarafından istilası  ve İngilizlerin adayı kurtarma çabaları ile sonlandı. Bugün Arjantin hükümeti bu istilanın doğru olmayı bir kenara bırakın aksine birçok askerin hayatına mal olan bir askeri diktatörlüğün kurbanı olan trajik bir hata olduğunu kabul ediyor.

1994 yılında Arjantin adaya olan talebini Anayasasına dahil ederek bu talebin uluslararası hukuka ve ada sakinlerinin yaşamlarına saygı çerçevesinde gerçekleşeceğinin belirtti.

Bu tarihten itibaren Arjantin’in adaya siyasi yaklaşımı çeşitlilik gösterdi. 1990’larda ada sakinlerinin kendilerine 1982 istilası sonrası şüpheyle baktıkları düşüncesiyle Arjantin hükümeti ada sakinlerinin güvenini kazanmaya yönelik bir politika izledi. Buna örnek olarak adadan Arjantine seyahati kolaylaştırma ve Birleşik Krallık ile balık ve mürekkep balığı stoğu ile ilgili tartışma yaratmak gösterilebilir. (mürekkep balığı, herhangi bir milli bağ olmadan Arjantin ve Falkland adaları su sınırları arasında yıllık göç eder)

Son 10 yılda Arjantin ada sakinlerinin güvenini kazanma politikasını bir kenara bırakarak aksine ada sakinleri için hayatı daha zor hale getirmeye başlamıştır.

Buna Güney Amerika ile Falkland adaları arasındaki kargo gemilerinin taşımacılığını zor hale getirmek, Falkland adalarında demir alan gemilerin Arjantin’den geçişini engellemek, Falkland adalarında petrol aramacılığı yapan şirketlere karşı bir duruş sergilemek gibi eylemlerde bulunmuşlardır. Tüm bunların amacı da ada sakinlerine egemenlik konusunda muzakereye oturmaları için ekonomik baskı uygulamaktır.

Uygulananan politikalar Arjantin’in adaya yönelik düşünceleri ile ilgili güven telkin etmemiştir. Bu taihsiz bir durumdur çünkü adanın geleceği Birleşmiş Milletler kararının birinci maddesinde belirtildiği gibi ada sakinlerinin kendi kararlarına bırakılmıştır.

Bu şu demektir, eğer ada sakinleri Britanya vatandaşı olarak kalmak isterler ise İngiliz hükümeti onlara bu konuda herhangi bir baskı uygulamayackıtr. Bu nedenle Birleşik Krallık ada sakinlerinin geleceğini ancak ve ancak bu talebin ada saknlerinin kendileri tarafından gelmesi halinde Arjantin ile konuşmaya yanaşacaktır.

Şimdi ne olacak? Falkland adası sakinleri Arjantin ve Güney Amerika’nın geri kalan ülkeleri ile 1982 öncesinde olduğu gibi ticari ve insani ilişkilerini sürdürmek istemektedirler. (1982 öncesinde bir çok Arjantinli adada İspanyolca öğretmeni olarak yaşamıştır) 21 yüzyılda açık ticaret ve gelişmiş iletişim tüm insanlara fayda sağlamaktadır.

Ben Falkland adalarına gittim ve ada sakinleri ile görüştüm. Ada sakinlerinin en büyük amaçları hayatlarına devam etmek.

Ben ayrıca Buenos Aires’e de gittim. Arjantinlilerin Falkland adaları üzerindeki egemenlik taleplerinin Arjantinliler için ne kadar önemli olduğuna şüphem yok özellikle konunun okullarda okutulduğunu ve siyasi söylemin dayanak noktasını oluşturduğunu düşünürsek. Ancak hepimiz biliyoruz ki bir şeye karşı kuvvetli bir his beslemek o konuda haklı veya haksız olduğumuzu göstermez. Burada sorulması gereken bu sürecin devamı için nelerin yapılabileceğidir.

Arjantin ve Adalar arasındaki ilişkiler nasıl düzeltilebilir? Buna bir öneri Arjantin’in ada sakinlerine uygulamakta olduğu baskılara son vermesi ve bunun yerine ada sakinlerine iyi davranması olabilir başka bir deyişle, ada sakinleirnin demokratik olarak ifade ettikleri görüşlerini tanımak olabilir. Son 30 yılda yaşananlar güvenin kolay kolay sağlanamayacağını gösteriyor ancak bu güveni sağlamak Falkland adalarının Güney Amerika ile ilişkisinin uzun vadede normalleşmesi için zaruri. Ancak bu ada sakinlerinin birdenbire egemenlik konusu üzerine konuşmaya başlayacakları anlamına gelmemeli, birkaç sene önce Falkland adalarına gerçekleştirdiğim ziyaret sırasında buna dair herhangi bir işarete rastlamadım. Ancak tarih göstermiştir ki sonuçları önceden belirlenmemiş etkili ve yoğun girişimler dost kazanmak ve insanları etkilemek için düşünülenin aksine daha etkilidir.

About Leigh Turner

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of…

I hope you find this blog interesting and, where appropriate, entertaining. My role in Vienna covers the relationship between Austria and the UK as well as the diverse work of the UN and other organisations; stories here will reflect that.

About me: I arrived in Vienna in August 2016 for my second posting in this wonderful city, having first served here in the mid-1980s. My previous job was as HM Consul-General and Director-General for Trade and Investment for Turkey, Central Asia and South Caucasus based in Istanbul.

Further back: I grew up in Nigeria, Exeter, Lesotho, Swaziland and Manchester before attending Cambridge University 1976-79. I worked in several government departments before joining the Foreign Office in 1983.

Keen to go to Africa and South America, I’ve had postings in Vienna (twice), Moscow, Bonn, Berlin, Kyiv and Istanbul, plus jobs in London ranging from the EU Budget to the British Overseas Territories.

2002-6 I was lucky enough to spend four years in Berlin running the house, looking after the children (born 1992 and 1994) and doing some writing and journalism.

To return to Vienna as ambassador is a privilege and a pleasure. I hope this blog reflects that.