21st January 2013
Türkiye ve AB: Doğu Anadolu’dan İzlenimler
Misafir Blogu: Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği Basın ve Proje Ekipleri Başkanı Peter Spoor
Havalimanının gelen yolcu salonundan çıktığımda edindiğim ilk izlenim yoğun soğuk. Kış aylarında sıcaklığın eksi 25’lere kadar düşebildiği Erzurum’dayım. Türk AB Bakanlığı’ndan meslektaşlarımla geldim Erzurum’a. Amacımız, Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılımı için delil toplamak.
Soğuk hava dışında, diğer izlenimlerimiz dünya kalitesinde, birinci sınıf kış sporları tesisleri, her zaman karşılaştığımız harika Türk misafirperverliği ve muhteşem Türk mutfağı üzerine oluyor. Yerel mutfağın özel yemeği cağ kebabı kesinlikle tavsiye ederim. Havalimanından 25 dakikalık bir yolculukla birinci sınıf kayak pistlerine geliyoruz; burada turist patlaması yaşanması kesinlikle an meselesi.
Erzurum’daki projelerimiz – AB hakkında bilinç geliştirme amacıyla avukatlara yönelik olarak hazırlanan bir seminer – kalabalık bir izleyici kitlesini çekmiş. Daha fazla bilgi için büyük bir heves ve istek olduğunu fark ettim. Ama kaçınılmaz bir şekilde bir bıkmışlık hali de vardı: Türkiye Avrupa Topluluğuna üyelik başvurusunu ilk kez 1987’de yaptı, fakat AB liderleri katılım müzakerelerini açmayı ancak 2004’te kabul etti. O tarihten bu yana Türkler bu sürecin acı verecek şekilde yavaş olduğunu düşünüyor ve yapılan bazı kamuoyu yoklamaları artık Türk halkının AB’ye ilgisini kaybetmeye başladığını gösteriyor.
Birleşik Krallık, 2013 yılında iyimser olmak için daha pek çok zemin olduğu görüşünde. İrlanda Dönem Başkanlığı çerçevesine, Türkiye’nin katılım müzakerelerine yılın ilk altı ayı içerisinde hız kazandırmayı amaçlıyoruz. Türkiye’nin üyeliğini teşvik için başkent ve İstanbul dışındaki bir ile yapmış olduğum bu ziyaret, bu hedefin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Türkiye, AB’nin dünyanın en başarılı ticaret bloklarından birisi haline gelmesine yardımcı olan siyasi ve ekonomik normları benimsemekten çok büyük faydalar sağlayacak. Buna karşılık, AB’nin Türk dinamizmine ve Türkiye’nin Orta Doğu ve ötesindeki nüfuzuna ihtiyacı var.