İstanbul Otelinde dinamik girişimcilerden oluşan kalabalık bir grup bir araya geliyor. Dışarıda, kalabalık caddelerde ise, sözleşmeler yapılıyor, mallar alınıp mallar satılıyor ve birçok AB üye devletinin toplamından daha büyük bir büyükşehir ekonomisi güçlü ve sağlam bir şekilde büyümeye devam ediyor. İçeride ise, iş insanları çifte vergi, finans temini ve vize serbestliği gibi pratik ayrıntılar üzerine odaklanarak AB’nin nasıl işlediğini öğreniyor.
Avrupa Bakanı Egemen Bağış’ın da aralarında bulunduğu Türk tarafından pek çok saygıdeğer meslektaşımla birlikte “AB Yolunda Genç İşadamları” projesinin İstanbul’daki açılış törenindeyim. Etkinlik, iş insanlarının AB’nin nasıl çalıştığını anlamasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Türk özel sektörü, oldukça büyük ve güçlü ve Avrupa Birliği bünyesindeki müşterilerle ve işyerleriyle çalışmak konusunda da son derece istekli. Bu grupların başarıya ulaşmak için gereken beceriler ile donatıldıklarını sağladığımız sürece, herkes için de kesin kazançlı bir girişim bu.
Bu etkinlik bana yakın zamanda yayınlanan Egemen Bağış’ın Guardian makalesini hatırlatıyor. Makalede Sayın Bağış, Türkiye’nin AB ile bütünleşme sürecinin, bir süre önce İstanbul ile Köln, Barselona ve Kopenhag arasında gerçekleştirilen kültür, iş dünyası ve sürdürülebilirlik projeleri gibi insanlar, iş camiası ve şehirler arasında kurulan günlük temasların teşvikiyle kesintisiz olarak ilerlediğini savunuyor. Ben bu savunmanın en büyük destekçilerindenim: gerçekten de, sadece dinamik bir mega-şehir olan İstanbul’da değil aynı zamanda Birleşik Krallık’ın çeşitli projeleri desteklediği daha küçük şehirlerdeki iş çevreleri ve insanlar da bu yılın ileriki bölümlerinde İzmir ve Gaziantep gibi illerde toplantılar düzenleyerek bu bütünleşme sürecini daha da teşvik etmeye devam edecek. Ve beğer bu girişimler, Türkiye, Birleşik Krallık ve diğer üye devletler arasında yeni ticari fırsatlar yaratacak ve tüm taraflar için ekonomik refahı geliştirecekse, o zaman çok daha iyi demektir.