20th October 2014 London, UK
IŞİD’e karşı geniş katılımlı ve kapsayıcı bir mücadele lazım
Britanya Parlementosu, 26 Eylül 2014 tarihinde, Irak’ta IŞİD’e yönelik askeri müdahaleyi onayladı. Bu karar, Irak Hükümetinin IŞİD tehdidine karşı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine yaptığı destek talebinin ardından alındı. Yani, bizim ve diğer devletlerin aldığı müdahale kararı uluslararası hukuka dayanıyor.
Şu anda IŞİD’e karşı çıkmaya ve IŞİD’i yenmeye kararlı, aralarında Türkiye ve Birleşik Krallık’ın da bulunduğu, sağlam bir uluslararası koalisyon var. Ve başarmamız için gereken siyasi, diplomatik, insani ve askeri unsurları içeren kapsamlı bir stratejiye de sahibiz.
IŞİD, hepimizi tehdit ediyor. Deir al-Zor, Doğu Suriye’de bir il. Al-Sheitaat aşiretinin evi, ve geçtiğimiz ay IŞİD’ın kontrolüne geçti. Bu aşiretten 700 erkek soğukkanlı bir şekilde öldürüldü ve bir çoğunun ise kafası kesildi.
Öldürülenlerin büyük çoğunluğu, IŞİD’in hastalıklı aşırılıkçı dünya görüşüne itaat yemini etmeyi reddeden sivillerdi – hatta Sünni Müslümanlardı – ve bu karşı koymayı hayatlarıyla ödediler.
Ne yazık ki sadece Al-Sheitaat aşireti yok. Suriye ve Kuzey Irak’ta binlerce insan aynı acı kaderi paylaştı.
IŞİD, sınırlarını Irak ve Suriye’nin de ötesine taşımayı, terör faaliyetlerini tüm dünyaya yaymayı planlıyor.
IŞİD’in yenilmesinde askeri müdahalenin bir rolü olacak. Ama bunun her derde deva bir ilaç olmadığını hepimiz biliyoruz. IŞİD tehdidinin temel nedeni, aşırılıkçı bir ideolojiye dayanıyor. Diyanet İşleri Başkanlığının da belirttiği üzere, bu grubun, her gün sayısız cömertlik ve iyiliği teşvik eden bir barış dini olan İslam ile hiçbir alakası yok. IŞİD, kendi çarpık dünya görüşünü insanlara dayatmak için terörün en vahşet biçimlerini kullanarak bu muhteşem inancın adını sömürüyor.
IŞİD’e desteği engellemeliyiz. Halklarından sadece bir kısmını yöneten hükümetler, aşırılıkçılığı besleyen derin bir hınca sebep olurlar.
Irak’ta, Maliki hükümetinin tüm halkı temsil eden bir hükümet olamayışı, bu insanlardan bazılarını aşırılıkçı grupların kucağına itti. Şimdi yeni Başbakan Abadi, yeni bir yönetişim anlaşması için bir umut sunuyor. Birleşik Krallık ve Türkiye, ister Sünni ister Şii, Kürt, Türkmen, Hıristiyan ya da Irak’ın zengin kaleydoskobunun başka bir kısmından gelen insanlar olsun tüm Iraklıları birleştirecek şekilde yeni ve gerçekten herkesi içine alan bir hükümet kurulmasını desteklemektedir.
Suriye’de, Esad Suriyelilerin taleplerini dinlemedi. Kendi halkını katledip kendi ülkesini mahvetti. Birleşik Krallık ve Türkiye olarak, Suriye’de siyasi değişimi ve Esad’ın zorbalığının sona ermesini destekliyoruz. Esad ile anlaşma yapmak IŞİD’i yenmemizi sağlamayacak çünkü Esat rejiminin zulmü ve önyargısı, aşırılıkçı grupların en güçlü eleman kazanma nedenlerinden biriydi ve hala daha da öyle. Suriye’nin, her ülkenin ihtiyaç duyduğu şeye ihtiyacı var: tüm vatandaşlarının çıkarlarını gözetebilecek, herkesi içine alan ve temsil eden demokratik bir hükümete ihtiyacı var.
IŞİD tehdidiyle mücadelede uluslararası ortamda da kapsayıcı olmak ve bu çabaya dünya ülkelerinden mümkün olduğu kadar geniş katılım sağlanmış bir koalisyonu dahil etmek durumundayız. IŞİD, hepimizi tehdit ediyor ama en çok bölge için bir tehdit oluşturuyor. Türkiye ve bir çok Arap ülkesi IŞİD’in zayıflatılmasına yönelik müdahaleye katılma karar aldı. Bu gerçekten olumlu bir adım.
Nihayetinde insanlarımızın emniyeti ve güvenliği söz konusu olduğunda, müdahalemizde hiçbir ödün vermemeliyiz. Birleşik Krallık’ta, IŞİD’e katılmak isteyen Britanya vatandaşlarının bırakın Suriye ya da Irak’a gitmeyi, Türkiye’ye dahi ulaşmasını engelleyebilmek için yeni bir takım yetkiler geliştiriyoruz. Şüpheli seyahatleri engelleyebilmek için pasaportlara el koyma kabiliyetimizi güçlendiriyoruz. Çift vatandaşlı kişilerden Britanya vatandaşlığını geri alacağız. Havayollarından uçuş izni olmayan şahıslar listemize uymalarını ve güvenlik taramalarını daha da sıkılaştırmalarını isteyeceğiz.
Küresel boyutta ise, Birleşik Krallık IŞİD’in mali kaynaklarını engelleyecek ve IŞİD’e katılanlara yaptırım uygulayacak bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı çıkarttı. Bu karar aynı zamanda tüm ülkeleri yabancı mücahitlerin aşırılıkçı gruplara katılımlarını engellemek için ellerinden geleni yapmaya davet ediyor.
Ayrıca, birlikte çalışarak, aşırılıkçılıkla mücadele eden meşru yetkililerin kabiliyetlerini de geliştirmeliyiz.
Bu amaçla Birleşik Krallık doğrudan Kürt Peşmerge kuvvetlerine ekipman desteği sağlıyor. Komşu ülkeler Lübnan ve Ürdün’de ise askeri birliklerin direncini güçlendiriyoruz. Ve Britanyalı Tornado ve keşif uçakları, Irak’ta IŞİD’e karşı çarpışan kuvvetlere yardımcı olabilmek için istihbarat toplama ve lojistik destek çalışmaları yapıyor.
Gerçekten de tüm dünyanın karşısında birleştiği bir kötülükle yüzyüzeyiz. Ve, özgürlük, demokrasi ve adalet konularında her zaman olduğu gibi Britanya ve Türkiye, birlikte, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.